10 Aralık 2008 Çarşamba

Benim hayatıma iki tanrı girdi..

Salak bir çocuktum kabul ediyorum. Özgüvenden bihaber, insan ilişkileri köpekten daha kötü olan, kimilerinin belkide ''iyi çocuk ama biraz şey'' deyip oraya çeşitli yakıştırmaları yaptığı insanlardan. Belki bu yüzden istediğimi elde etme dürtümü kaybettim bilemiyorum... Ama bu yüzden içimdeki güvensizlik,herşeye,herkese şüpheli gözlerle bakmam. Ama dünya üstünde bazı insanlar vardır sizin melek benimde tanrı dediğim. Yok yok insana tapmam burdan o çıkmasın. Bu sadece tanrı anlayışındaki farklılığımızdır. 14 - 15 yaşlarımda birisi çıktı karşıma sınıf arkadaşım sıra arkadaşım olarak(S.Y.). Bana olabiliceği iyi şeylerin hepsini oldu, öz olanların yapamadıklarını.. Babam, abim, arkadaşım, dostum, akrabalarım... İçimdekileri dışa vurmam için elleriyle köprü yaptı adeta. Sonra bir gün okuldan atıldı. Güle oynaya geçiyordu okulun ordan yanıma uğruyordu.Herkes derse girerdi ben okulun demirlerinden onunla konuşurdum. Ve bir gün şehirden gitti. Tekrar yanlız kaldım.  Bir şeyin olmamasına alışıyormuşuz ama kaybetmek çok üzücüymüş bunuda öğrendim. Ve devam eden zamanda bir çocukluk arkadaşım şaşırtıcı bir şekilde beni dışarı çıkarttı. İçmeye gittik. Arkadaşlarımla dışarı çıkmanın verdiği alışkın olmadığım çekingenlik, ben içtikçe oda içiyor kendini kaybediyor gibiydi. Gece oldu bir arkadaşına uğramak istedi uğur. Beraber gittik bir kişi daha vardı yanımızda(hayatıma kaç şeytan girdiğiyle ilgili bir yazı yazarsam orda ondanda bahsediceğim kesin). Kapıyı açan tip, eve girdiğinizde gelen ağır koku(o zamanlar sigara içmiyorum alışkın değilim)içerden gelen itici müzik... Olmak istemeyeceğiniz bir yerdeydim. Oturdum kaldım olduğum yerde bir an önce bitirselerde konuşmalarını gitsek diye. Sonrasında nasıl olduysa ben o eve bağlanmaya başladım ama öyle aniden değil. Yavaş yavaş, adım adım. Orası tanrının eviymiş onun farkına vardım şimdilerde. Ordaki hatun (M.T.) S.Y. gibi zamanla annem, ablam, sevgilim, dostum, alışkanlıklarım ve en sonunda hayatıma giren ikinci tanrım oldu. Sizin tanrı kadar affedici olan tanrılardı bunlar, sizin tanrınız kadar yol gösterici olan tanrılardı bunlar, sizin tanrınız kadar benim içimi görebilen tanrılardı bunlar. Ne hata yapsam onların yanında ağlayabildim. Ne hata yapsam omzumun iyi olan köşesindeydiler.Yıllar geçti artık. S.Y. ile hiç koparmadım ilişkiyi. Ama M.T. ile ne yazık yıllarca kopuk kaldık. Benim hatam, Bir hatuna yapılabilecek en büyük manevi zararlardan birini verdim ben ona.Yinede yıllar sonra bikaç gün önce bana birşey daha öğretti. Birisi bir kez tanrın olarak hayatına girerse çıkmıyormuş kolay kolay. Sizin tanrınız kadar bağışlayıcı... yıllar sonra dizine yatıpta içimde olan hislere verilecek bi isim bulamıyorum. Binlercesinden belki sadece 2 tanesine isim bulmuşlar, HUZUR,GÜVEN...

Dünyayı sevme nedeni onlar, tutunma nedeni, güven nedeni,huzur nedeni.. Sevgi onlar, Dost onlar.. İki tanrım oldu benim.Sizinki kadar içten. Bigün bu bloğu okurlarsa bilsinler, ''Ben Sizi Çok seviyorum.''

30 Kasım 2008 Pazar

Ne garip huylarımız varmış.

Ne kadar doğrudur bilmem bende ağır bi muhabbet sırasında bir arkadaşımdan duymuştum.Bir insanı gördüğümüzde ilk 30 saniyede o insanın bizim için ne ifade ediceğini seçiyormuşuz.Erkekler için örnek veriyim bir bayan görüp onunla aynı masada oturunca veya aynı ortamda bulunduğunuzda onun sizin için arkadaşmı, sevgilimi, yada ikisidemi ;) olucağını 30 saniye içinde veriyomuşuz. 
Ürkütücü.
(kaynak:Başak İnal)

Ders 1-) Matematik.

Lisede yüzde doksanımızın baş belasıydı. İlk ders matematik olduğunda gitmezdik. Devamsızlık hakkımızın sınırlarını zorlardık. Mantıklı düşünenlerimiz tabi. Arada çıkardı ''ben matematiği çok seviyorum'' diyen tipler onları yoksayalım bi. Hangi akıllı insan uğraşırki, olmayan bişeyi varsayıp onun üstüne delircek kadar kafa yormak. Örnek vermek gerekirse bu çılgınlığın nerelere kadar uzandığına, şuanda en yakınımdaki insanlardan birisi olmayan bi uzayı oluşturan vektörlerle ilgili bi soru çözmekle uğraşıyodu 5 dakika önce. Sordum nabıyosun anlat bakıyım diye, açıkladı abi böyle böyle bak bunu kanıtlamaya uğraşıyorum diye. Cidden akıl karı değil ya. Bir uzay,birbirine dik vektörlerden oluşuyo,taban kümesi vermiş soruyu bile anlamadım bunlar kalmış aklımda. Zaten ortada bi uzay yok olduğunu varsayıyoruz,vektörler yok olduğunu varsayıyoruz. Üstüne bide birbirine dik olup bu uzayı oluşturduğunu varsayıyoruz,bi tabanı olduğunu varsayıp bide kümesinin elemanları olduğunu varsayıyoruz, biz ne yapıyoruz. Bu ne biçim bi olgudur tamamen yalan hiçbişey yok ortada uyduruyoruz dertsiz başımıza dert açıyoruz. Şu lanet olguya nefretimi nasıl anlatsamki, Çocuğum olsa ben matematiği seviyorum dese tedaviye gönderirim heralde.